emirhanaydin.com.tr 4 yasinda! - 9 Temmuz 2019
4. yılını dolduran ve bu süreçte toplam yaklaşık üç milyon ziyaretçi ağırlayan blogumun hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle web site...
emirhanaydin.com.tr'nin Hikayesi
4. yılını dolduran ve bu süreçte toplam yaklaşık üç milyon ziyaretçi ağırlayan blogumun hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. 9 Temmuz 2019'da kurduğum blogumun dördüncü yılı kutlu olsun.
Blogun nasıl olmasını istediğime dair ilk karalamalar |
Öncelikle web sitesi / blog konularıyla hep iç içe büyüdüğümü söylemeliyim. Henüz orta okuldayken dahi web sitesi açıyordum ki o zamanlar sayıca oldukça az web sitesi vardı.
Lise yıllarımda ise 4 ortakla bir forum sitesi kurmuştuk. Forum sitemizin adı "nedesek.net" idi. Ve açıkçası hem ziyaretçi sayımızla hem de üye sayımızla oldukça iyi gidiyorduk. Sitemize o dönem aldığımız reklamlarla ilk kez para da kazanmıştık. Hiç unutmam, 4 ortak gidip güzel bir yemek yemiştik o parayla.
Tabii sonra hosting şirketimiz devredildi. Devir alan kişi bizden fahiş ücretler istedi. Öğrenci halimizle sürece direnemedik. Öyle oldu böyle oldu derken sitemiz kapandı. Lisenin son yıllarında ve üniversitenin ilk yıllarında kişisel bir blog üzerinden yine bir şeyler karalamaya devam ettim ancak bunlar daha çok "iç dökme" yazılarıydı. En sonunda anneannem vefat ettiğinde, o blog sayfama son yazımı yazdım ve o yazıdan sonra tam 4 yıl boyunca hiçbir yazı yazmadım.
O yazıyı buraya koymak istiyorum. Çünkü benim için önemi var.
Dünyanın En Asil Kadınına
"Tarih: 11 MartDünyanın en asil kadınına...
Son telefon görüşmemizden sonra öyle çok ağladım ki anlatamam. Fark ettim de anneanne, öyle uzun zamandır ağlamıyordum ki, nasıl ağlandığını bile unutmuşum. Önce kalabalık çarşının ortasında kimse gözyaşlarımı görmesin diye, içten içe ağladım. Gözyaşlarımı kimse görsün istemedim. Çünkü sen kimsenin beni ağlarken görmesini istemezdin. Aslında sen, benim ağlamamı da istemezdin, ama olmuyor be anneanne.
Benimle telefonda nasıl konuştuğunu hatırlıyor musun? Benimde vedalaştın adeta. Dikkatli olmam gerektiğini söyledin. Derslerine çalış dedin. Senin bu sözünden sonra derslerimi nasıl boşlayabilirim ki? Sonra da hani küçük çocuğun oyunu bittiğinde tatlı bir ses tonuyla son harfi uzatarak “bittiiiii” der ya… İşte sen de bana aynı bu şekilde “güle güleeeee” dedin. Oyunun bittiğinin farkında olan küçük tatlı bir kız çocuğu gibi… Hiç birimiz sana söylemiyoruz, sen üzülme diye. Ama aslında sen zaten herşeyin farkındasın ve sen de bize söylemiyorsun, senin farkında olduğunu bilip, üzülmeyelim diye.
Seni telefonla aramaya korkuyorum. Bana tekrar veda edeceksin diye. Tekrar bir vedayı kaldıracak gücüm yok. Ya bu defa daha telefonu kapatmadan ağlamaya başlarsam diye korkuyorum. Ya bu defa, senden uzun zamandır gizlenen her şeyi ortaya çıkarırsam? Ya dudaklarımdan duymaman gereken sözcükler dökülürse? Ya sadece bir kaç aylık ömrün kaldığını öğrenirsen? O zaman kendimi asla affetmeyeceğimi biliyorum. Bu nedenle aramaya korkuyorum anneanne. Belki, aramamı istiyorsun. Belki özledin ve neden aramadığımı düşünüyorsun. Arayamıyorum işte, yapamıyorum.
Bugün kötü bir gün… Bugün rüyamda senin öldüğünü gördüm. Rüyamda tekrar ağladım anneanne. Neden böyle olmak zorunda ki? Şaşırt doktorları!
Dualarımda hep, “Kaldıramayacağım yüklerle beni sınama Allah’ım” diye dua ederdim. Ve ben bunu kaldıramıyorum anneanne…
Tarih: 1 Haziran
Sen bu dünyadan göçeli tam kırk altı gün oldu. Kırk altı koca gün. Defnine yetişemedim. Ama merak etme, mezarında çok dua ettim anneanne.
Yazmak istediğim o kadar çok şey var ki anneanne, sayfalarca yazabilirim. Ama belki de hepsi bende kalmalı...
Dualarım hep seninle olacak, mekanın cennet olsun..."
Son telefon görüşmemizden sonra öyle çok ağladım ki anlatamam. Fark ettim de anneanne, öyle uzun zamandır ağlamıyordum ki, nasıl ağlandığını bile unutmuşum. Önce kalabalık çarşının ortasında kimse gözyaşlarımı görmesin diye, içten içe ağladım. Gözyaşlarımı kimse görsün istemedim. Çünkü sen kimsenin beni ağlarken görmesini istemezdin. Aslında sen, benim ağlamamı da istemezdin, ama olmuyor be anneanne.
Benimle telefonda nasıl konuştuğunu hatırlıyor musun? Benimde vedalaştın adeta. Dikkatli olmam gerektiğini söyledin. Derslerine çalış dedin. Senin bu sözünden sonra derslerimi nasıl boşlayabilirim ki? Sonra da hani küçük çocuğun oyunu bittiğinde tatlı bir ses tonuyla son harfi uzatarak “bittiiiii” der ya… İşte sen de bana aynı bu şekilde “güle güleeeee” dedin. Oyunun bittiğinin farkında olan küçük tatlı bir kız çocuğu gibi… Hiç birimiz sana söylemiyoruz, sen üzülme diye. Ama aslında sen zaten herşeyin farkındasın ve sen de bize söylemiyorsun, senin farkında olduğunu bilip, üzülmeyelim diye.
Seni telefonla aramaya korkuyorum. Bana tekrar veda edeceksin diye. Tekrar bir vedayı kaldıracak gücüm yok. Ya bu defa daha telefonu kapatmadan ağlamaya başlarsam diye korkuyorum. Ya bu defa, senden uzun zamandır gizlenen her şeyi ortaya çıkarırsam? Ya dudaklarımdan duymaman gereken sözcükler dökülürse? Ya sadece bir kaç aylık ömrün kaldığını öğrenirsen? O zaman kendimi asla affetmeyeceğimi biliyorum. Bu nedenle aramaya korkuyorum anneanne. Belki, aramamı istiyorsun. Belki özledin ve neden aramadığımı düşünüyorsun. Arayamıyorum işte, yapamıyorum.
Bugün kötü bir gün… Bugün rüyamda senin öldüğünü gördüm. Rüyamda tekrar ağladım anneanne. Neden böyle olmak zorunda ki? Şaşırt doktorları!
Dualarımda hep, “Kaldıramayacağım yüklerle beni sınama Allah’ım” diye dua ederdim. Ve ben bunu kaldıramıyorum anneanne…
Tarih: 1 Haziran
Sen bu dünyadan göçeli tam kırk altı gün oldu. Kırk altı koca gün. Defnine yetişemedim. Ama merak etme, mezarında çok dua ettim anneanne.
Yazmak istediğim o kadar çok şey var ki anneanne, sayfalarca yazabilirim. Ama belki de hepsi bende kalmalı...
Dualarım hep seninle olacak, mekanın cennet olsun..."
İşler Güçler
Dediğim gibi, bu yazıdan sonra tam 4 yıl boyunca tabiri caizse elime kalem almadım. Belki bir şeyler yazmak istemedim, belki de yeni mezun olduğum o dönemlerde buna vakit ayıramadım. Bir şeyler yazma zamanı değildi belki, bir şeyler öğrenme zamanıydı.
Bu süreçte kendimi geliştirmeye çalıştım. Blog açmak, bir şeyler yazmak hep aklımdaydı ama önce kendimi hazır hissetmeliydim. Aksi halde nasıl birilerine faydalı olabilirdim?
Dedim ya, hep kendimi geliştirmeye çalıştım. Şantiyeden şantiyeye, projeden projeye, ihaleden ihaleye... Öğrendim, hata yaptım, düştüm, kalktım, mücadele ettim. Ve bu süreçleri yaşayan herkes gibi ben de fark ettim ki, üniversiteden mezun olurken bizler "hazır" bir şekilde mezun olmuyoruz.
Evet idealist bir şekilde yetiştiriliyoruz ancak kesinlikle "hazır" olmuyoruz.
Şimdi geriye dönüp baktığımda; Ahmet Topçu'nun öğretileriyle hem proje aşamasında hem uygulama aşamasında; 2018 Deprem Yönetmeliği'nde hayatımıza girecek olan şeyleri 2014-2015 yıllarından beri şantiyelerde kavgalar vere vere, ustalar tarafından tehdit edile edile, hatta üzerime kerpetenlerle yüründüğü günlerde bile verdiğim mücadeleyi düşünüyorum. Uzun ve devrik bir cümle oldu ama derdiğimi anlattığımı düşündüğüm için bu cümleyi değiştirmeyeceğim.
Hatalar yapmadım mı? Mutlaka yaptım. Ancak her ne hata yaptımsa da, onurlu duruşumdan ödün vermeden yaptım. Doğru bildiğimi yaptım. Mücadele ettim. Üstelik de sadece kendim için mücadele etmedim. Çevremdeki hatalı uygulamaları uyardım. Yani sadece kendi evimin önünü süpürmedim, komşularımın da evinin önünün süpürülmesini sağladım.
Bizim mesleğimiz pis ve lanetli bir meslek. Ne kadar dik durursanız durun, ne kadar çaba harcarsanız harcayın, ne kadar onurlu olursanız olun; sınavınız deprem oluyor. Ki Maraş depreminde gördük ki 2018 yönetmeliğine tabii olan binalarda bile yıkımlar olabiliyor. Ve o saatten sonra cadı avı başladığında kurban edilenler, mühendisler oluyor. Yönetmeliği yetersiz bulan olmuyor.
Bu konu canımı sıkmıyor değil. Bu konu bence her meslektaşımın canını sıkıyordur. Cadı avında tahrip edilmiş betonlardan alınan numuneler, art arda olan depremlerin ardından binaların yorulma faktörünü hiçe sayan insanlar, denetim mekanizmasında, yönetmeliklerde onlarca eksik nokta bulunmasına rağmen ağzını açmayan üst kurumlar...
Gerçekten can sıkıcı... Şu anki aklım olsa inşaat mühendisi olmazdım.
Bekara Karı Boşamak Kolay
Kullandığım tabir için bağışlayın. Bir de akademisyen olup, hiç şantiye şefliği yapmamış olan, hiç piyasada proje hazırlamamış olan tipler depremden sonra TV'lerde ahkam kesiyor ya... Bu beni çileden çıkarıyor. Ülkenin gerçeklerini, piyasa şartlarını bilmeden, her şey toz pembeymiş de mühendis/müteahhit hata yapmış gibi yorumlayanlar yok mu... Dilerim şantiyeniz olur. Ne zaman takım elbisenizi çıkarıp ayakkabınızı çamura bulaştırırsanız, o zaman eleştirme hakkınız olur. Ne zaman üzerinize ustalar kerpetenlerle yürürse o zaman eleştirme hakkınız olur. Yapı denetim firmasında olup da tehdit edilmeyen tek bir mühendis yok Türkiye'de.
Son olarak instagramda fenomen bir inşaat mühendisi (İtalyan bir mühendis) Hatay'da o kadar ağır eleştirilerde bulunduktan sonra kendi inşaatının rezil işçiliğini paylaşmış. Ee ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz adamım...
Neyse Konumuza Dönelim
4 yıl önce bu dönemlerde bir menfez tasarımı yapmam gerekti. Hesap kitap yapmada problem yok ama AASHTO standartlarına uygun tasarlamam gerekiyordu. Bu nedenle de yardımcı kaynaklara ihtiyacım vardı. Ancak bilin bakalım ne eksikti? Evet... Yardımcı kaynak. Google'da Türkçe sonuçlarda neredeyse hiç sonuç yoktu. İngilizce sonuçlarda ise binlerce sonuç vardı.
Ben yabancı kaynaklardan sorunumu çözdüm. Ancak Türk meslektaşlarımın bilgiye erişiminin bu kadar dolaylı yollardan olmasının adil olmadığını düşündüm. Ve o gün emirhanaydin.com.tr adresini fikri olarak kurdum.
Maksut Maksutoğlu
Maksut için bir başlık açmam gerek. Kendisi bu sitenin ilk gününden dördüncü yılına kadar beni bir kez olsun yalnız bırakmadı. Siteyi kurdu, temayı satın aldı, düzenledi, yaşadığım her sorunda müdahale etti, revize istediğimde yaptı gibi gibi onlarca şey sayabilirim.
Ancak kendisi benim için bir webmaster değil, bir yol arkadaşı, bir dost aynı zamanda. Çünkü yaptığı şey sadece iş değildi, yeri geldi fikir verdi, yeri geldi önerilerde bulundu. Hatta bloguma aldığım reklamlarda dahi fiyatlandırma konusunda her defasında Maksut'un fikrini alırım. Kendisinin r10.net adresindeki profili burada, r10 üzerinden iletişim kurabilirsiniz: https://www.r10.net/profil/106097-yazarbey.html
r10.net
Tabii r10.net demişken r10'dan bahsetmezsem olmaz. R10.net, internet sektöründe aradığım her şeyi bulabildiğim yegane yer. Yani web sitesi mi yaptırmak istiyorum? Çözüm r10.net. Makale yazdırmak, backlink almak, yabancı dile çeviri hizmeti almak, mobil oyun satın almak, seo analizi yaptırmak, logo yaptırmak, alt yazı hazırlatmak, youtube videoları hazırlatmak ya da çikolata satın almak mı istiyorsunuz? Çözüm yine r10.net. Öyle bir site yani. Bu sitede satılık arsa ilanı gördüm ben.
Sap2000 ile Kutu Menfez Analizi
Siteyi Maksut hızlıca açtıktan sonra ilk makalelerimi yayımlamaya başladım: https://www.emirhanaydin.com.tr/2019/07/sap-2000-ile-kutu-menfez-hesabi.html
Bu makaleyi bir seri halinde yayımladım. Tabii o kadar özeniyorum ve o kadar tane tane anlatmaya çalışıyorum ki her yaptığım işlemde ekran görüntüsü alıp oklarla yaptığım işlemi gösterip notlar düşüyorum fotoğraflara.
Neyse 5 makalelik seriyi tamamladıktan sonra işlem hatası yaptığımı fark ettim... Fiyasko...
Ardından da yavaş yavaş içeriklerimi hazırlamaya başladım. Tabii ilk zamanlar ziyaretçi sayısı oldukça düşüktü. Ancak zaman içerisinde blogum google'ın gözünde ciddi manada otoriter bir site haline geldi. Şu anda inşaat sektöründeki rakip sitelerimle kendi blogumu kıyasladığımda; içerik sayısı bakımından çok geride olmama rağmen ziyaretçi sayılarımın neredeyse onlara yakın olduğunu görüyorum.
Bu hangi pencereden bakarsak bakalım, içeriklerimin çok daha kaliteli olduğu sonucuna ulaştırıyor. Zaten ziyaretçilerimin blogumda geçirdiği ortalama sürelerden bunları anlayabiliyorum. Ki benim şöyle bir dezavantajım var. Benim blogum, blogger tabanlı ve üyelik sistemi yok. Dolayısıyla web siteme gelen ziyaretçileri bloguma bağlayacak bir hamle yapamıyorum. Ziyaretçiyle temas kuramıyorum ve onu kazanamıyorum.
Diğer siteler wordpress tabanlı olduğu için bu konuda bana nazaran oldukça avantajlılar.
Kapı Kapıyı Açıyor
Tabii her zaman mükemmelliyetçi olduğum için, insanların web sitemde daha fazla vakit geçirmesini istedim. Bununla ilgili de sektörden bir web site sahibiyle istişare ettim. O da bana içeriklerde video olduğunda ortalama sürenin artacağı önerisini sundu. Bu çok mantıklı bir fikirdi.
O dönem "Gün gün inşaat" yazı dizisinin sonlarına geliyordum ve yeni bir inşaat projem daha vardı. Bu defa yazı dizisi yerine video dizisi yapıp bunları youtube'a yüklemek oldukça mantıklı olabilirdi.
Tabii daha önce youtube videosu denemelerim olmuştu ancak başarılı olduğum söylenemezdi. Bu defa amacım doğrudan youtube olmayacaktı tabii. Amacım web sitemde geçirilen ortalama süreyi artırmak olacaktı. Sonra o dönem Murat ile tanıştık.
Murat Tayyip Yılmaz
Murat için de bir başlık açmam gerek. Tahmin edeceğiniz üzere kendisiyle de r10.net üzerinden tanıştık. Youtube kariyerimin ikinci baharında Murat ile çalışmaya başladık. Tam 2 yıldır da çalışmaya devam ediyoruz.
Murat ile de iş yaptığımız söylenemez. Biz arkadaşız ve sohbet ederken arada video ortaya çıkarıyoruz aslında. Kendisi tam bir profesyonel. Youtube kanalımın, web sitemi destekler bir halden çıkıp başlı başına bir otorite olması tamamen Murat sayesindedir. Hem önerileriyle, hem yönlendirmeleriyle hem de yaratıcı zekasıyla benim şantiyede çektiğim videoları profesyonel bir kurgu haline getiriyor. Kendisiyle r10 üzerinden bu link ile iletişim kurabilirsiniz: https://www.r10.net/profil/106683-mtyproduksiyon.html
İnşaat Mühendisleri Odası Süreci
Tabii kapı kapıyı açıyor dedik ama açtığı kapıların şekli de değişmeye başladı. emirhanaydin.com.tr ile başlayan süreç, önce youtube videoları ile devam etti. Ardından videoları tiktok ve instagram'a uygun hale getirip buralarda da kitle kazanmaya başladık.
Daha sonra da sosyal medya aracılığıyla isyan ateşini yakıp 28 yıl sonra İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi'nin mevcut yönetimini seçimle devirdik ve benim yönetim kurulu üyeliği sürecim başladı.
Tabii İnşaat Mühendisleri Odası sürecimiz oldukça sansasyonel ve başarılı ilerleyince art arda davetler gelmeye başladı.
Ticaret ve Sanayi Odası
Çok değerli meslektaşım ve büyüğüm Ahmet Abi'nin davetiyle, İMO seçiminden birkaç ay sonra Ticaret ve Sanayi Odası'nda listeye girdim ve meclis üyesi seçildim.
Genç İş İnsanları Derneği
Ticaret ve Sanayi Odası'na girmemin ardından çok geçmeden çok değerli büyüğüm Zafer Abi'nin davetiyle Genç İş İnsanları Derneği'nde Yönetim Kurulu Üyesi seçildim.
Basın
Tabii hem web sitemin katkıları, hem youtube kanalımın katkıları, hem instagram sayfamın katkılarıyla basında da sık sık yer almaya başladım. Sputnik Radyo, Cem Tv, Türk Haber gibi ulusal kanallarda çeşitli konularda röportajlar verdim. Yerel gazetelerde ve yerel basında ise çok daha fazla sayıda haberim yer aldı.
Neler Yapmak İstiyorum?
Bi' laptop ve bi' blog ile başlayan süreç; bana pek çok kapının açılmasına vesile oldu. Şehrim için, halkım için ve meslektaşlarım için elimden geleni yaptım. İnsanları bilinçlendirdim, şehirdeki hatalı uygulamaları kökten değiştirdim. Şehir dışından hiç tanımadığım profesörlerden tebrik telefonları aldım. Ve telefon numaramı nereden bulduklarını dahi hiç bilmedim.
Hatta 2020 yılında "İnşaatta yapılan hataların sorumlusu kim?" diye bir yazı yazıp aşağıdaki fotoğrafı koydum ve bir şantiye şefinin beş ayrı şantiyede görev yapmasını eleştirerek "her şantiyede bir şef" olması gerektiğini savundum. Çok geçmeden İnşaat Mühendisleri Odası "1şantiye1şef" kampanyası başlatıp benim görselimi kampanya görseli olarak kullandı.
Sonrasında bu kampanya meclise öneri olarak sunuldu ve Akp-Mhp oylarıyla reddedildi.
Ne yapmak istediğimi biliyorum. Halkıma faydalı olmak için çabalamaya devam edeceğim. Hatalar yapabilirim. Yapmış olabilirim. Bu, doğruyu aradığım gerçeğini, bunun için çabaladığım gerçeğini değiştirmez.
emirhanaydin.com.tr'nin 4. yılı kutlu olsun! İçeriklerimi severek takip ettiğinizi biliyorum. Ancak blogger yüzünden hem üyelik sistemi konusunda hem de iletişim konusunda sınırlı kalıyoruz. Bu nedenle instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın: https://www.instagram.com/emirhanaydincomtr/
1 yorum