Binalarımız Neden Yıkılıyor?

6 Ocak 2023 Saat 04.17'de ve öğleden sonra 13.24'te peş peşe meydana gelen iki ayrı depremle sarsıldı Maraş ve çevresi. Binlerce bina yıkıldı, bin...

Binalarımız Neden Yıkılıyor?
 6 Şubat 2023 Saat 04.17'de ve öğleden sonra 13.24'te peş peşe meydana gelen iki ayrı depremle sarsıldı Maraş ve çevresi. Binlerce bina yıkıldı, binlerce insanımız hayatını kaybetti. 1999 Depremi'nden sonra akıllandık, artık daha güvenli binalar inşa ediyoruz sandık, ancak yıkılan binaların arasında yeni binaların da olduğunu gördük. Herkes artık aynı şeyi düşünüyor. Binalarımız neden yıkılıyor?

Bölüm 1 - Müteahhitlik Sistemi

Ülkemizde 453 bin adet müteahhit firma varken, Almanya'da toplam müteahhit sayısı 3.550! [1] Üstelik Almanya'nın nüfusu Türkiye'nin nüfusu ile neredeyse aynı. Buna rağmen müteahhit firmalar arasındaki fark adeta uçurum! Peki neden?

Çünkü bizim ülkemiz, yıllarca 5 gazoz kapağı toplayana kola ikram eder gibi 3.000-4.000 TL para yatırana müteahhitlik belgesi verdi. Bu durum da "Biraz KDV eritelim yea" diyen tüm sermaye sahiplerini müteahhit yaptı. Peki sonra ne oldu?

Sonrası çok açık. Sermaye sahipleri daha çok kâr elde etmek için yetkiyi işi bilenlerden; mühendislerden, mimarlardan aldı, onların imzalarını kullanıp "Şantiyeye gelmene gerek yok, biz hallediyoruz" dedi. Her yıl binlerce mezun veren mühendis ve mimarlar da bir yerlerde tutunup eve ekmek götürmek için buna boyun eğmek zorunda kaldı.

Peki daha sonra ne oldu? Bu sefer proje paraları gözüne battı. "Bir sürü mühendis, mimar var, çiziyorsan bu paraya çiz" dedi. Hatta demiri, betonu az çıkaran mühendise "Affferin koçum" deyip 1.000 lira da cebine sıkıştırdı komodinin üstüne para bırakırcasına.

İnşaatlar tamamen parası olanların kontrolüne geçti...

Bölüm 2 - Yapı Denetim Sistemi

Sonra yapı denetim sistemi hayatımıza girdi. Son 2-3 yıla kadar, yapı denetim sistemi de sermaye sahiplerinin kontrolündeydi. Yapı denetim firması inşaatta kural dışı bir imalat tespit edip müteahhit firmaya düzeltmesini söylediğinde müteahhit firma "İşimi zorlaştırma, başka yapı denetim firmasıyla çalışırım" dedi. 

Parası olanlar, yine inşaatların sahibiydi; mühendis, mimar, tekniker, yapı denetim veya başka biri değil. Hepsine hükmeden güç yüzüğü, parası olanların elindeydi.

Sonra yapı denetim sistemi baştan yazıldı. "Bu böyle olmamalı, artık yapı denetimlere iş, havuz sistemiyle gelsin" denildi. Yapı denetim firmaları baktı ki hizmet kalitesi ne olursa olsun işler sırayla bütün yapı denetimlere havuz vasıtasıyla dağıtılıyor... Personel sayısı azaltıldı, giderler kısıldı ve iki tane saha elemanıyla bütün işlerin takip edilmesi emri verildi. Güç yüzüğü artık Gollum'daydı ve kârdan kâr etmesi gerekiyordu. Giderlerin suyunu sonuna kadar sıktı. Bu da şantiyelerin hakkıyla denetlenmemesine neden oldu.

Bölüm 3 - Şantiye Şefliği Sistemi

Bu konuda avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum artık. Bir şantiye şefinin beş şantiyeden mesul olmasına yıllarca itiraz ettik, "her şantiyede bir şef olmalı ki bu acıları (depremden sonraki) tekrar tekrar yaşamayalım, işler mühendisin, mimarın kontrolünde ilerlesin" dedik. Tamam deyip şantiye şefliği yönetmeliğini düzenlediler. Düzenlemeye göre artık bir şantiye şefi beş yerine, dört şantiyeden mesul. 

Yani aynı anda 4 şantiyede beton atılması gerekiyorsa diğer üç şantiyede betonların şantiye şefi olmadan atılması anlamına geliyor. Betondan bahsediyoruz betondan, bir binanın en önemli imalatından.

Sistemler İçinde Sistemsizlik - Neler Oldu?

Özetle; mühendisler ve mimarlar işi alabilmek için yok pahasına proje hazırladılar. Çünkü onların kazancını koruyan bir sistem yoktu. Bu da kaliteyi düşürdü. Çünkü emeklerinin karşılığını alamadılar. Bir mühendisin projesinde harcanan demir ilkokul mezunu müteahhitin gözüne fazla geldiği için "ya demiri azalt ya da başka projeciye çizdiririm" dedi.

Şantiye şefliği yapanlar hem en ufak olumsuzlukta tüm yasal sorumluluğu omuzlarında hissettiler hem de asgari ücretin altında maaşlarla insani olmayan koşullarda günde 15 saatten fazla çalıştırıldılar.

Tüm iş güvenliği konularında yasal sorumluyken, şantiyedeki işçiden daha düşük ücrete çalışan inşaat mühendisi mi müteahhite iş güvenliği önlemlerinin alınmasını dikte edecekti peki? Bunun için para lazım dediğinde müteahhit "seni kovsam kapımda yatarlar senin yerine birini işe almam için" dedi.

Yapı denetim firmasında çalışıp günde onbeş şantiyeye yetişmeye çalışan mimar, yapı denetim firması sahibine "yetişemiyorum, bir mimar daha alalım" dediğinde firma sahibi "senin yerine mi alalım demek istiyorsun?" diyerek aba altından sopa gösterdi.

E peki daha 2-3 yıl önce müteahhitlik sistemi, yapı denetim sistemi ve daha birkaç ay önce şantiye şefliği sistemi değişmişken; yeni yönetmeliklerle, yeni yasalarla güncellenmişken nasıl oldu da işler yoluna girmedi? Nasıl oldu da sunulan çözümler, hiçbir şeye çözüm olmadı?

Söyleyeyim...

Çünkü çıkan yasalar; depremde "Hep gençler öldü, gençler" diyen, elinde ekmek tutan o yaşlı amcanın [2] değil, "bu proje değil, bu olmamış, bunların hiçbiri değil" diyen ağa babalarının yasası.
depremde yıkılan evinin önünde ekmek tutan, ağlayan yaşlı amca
Çünkü çıkan yasalar; şantiyede denetleme yaparken hatalı imalatları düzeltmesini söylediği için ustalar tarafından darp edilip yoğun bakımda tedaviye alınan mühendislerin değil [3], "asgari ücret verdim mi bütün mühendisleri kapıma dizerim" diyen sermaye sahiplerinin yasası.
şantiyede darp edilen ve yoğun bakıma alınan inşaat mühendisi
Çünkü çıkan yasalar; inşaattaki her türlü sorumluluğun omuzlarına yüklendiği ama asgari ücretten daha düşük maaşlarla gece yarılarına kadar beton dökümünü kontrol eden emekçi mühendislerin değil, "ülkenin anasını ağlatıcaz" diyen müteahhitlerin yasası.

Çünkü çıkan yasalar; emekli ikramiyesini alıp üzerine 15 yıllık kredi borcuna girip bütün birikimiyle bir adet ev alabilen halkın değil, bir tane mühendis istihdam etmeyi masraf görüp milyonlarca liraya daire satan holding patronunun yasası.

Çünkü çıkan yasalar; sesimi duyan var mı diye bağıranlar, mücadele edenlerin değil, her şeyin farkında olduğu halde üç maymunu oynayan satılmışların yasası.

Şimdi anladınız mı binalarımızın neden yıkıldığını?

Kaynaklar

Merhaba, ben Emirhan Aydın, inşaat mühendisiyim ve aile şirketimiz 27 yıldır Kütahya inşaat sektörünün en önde gelen firması. Blogumdaki içerikler sizlere fayda sağlanması açısından hazırlanmış özenli yazılardır. Ancak unutmayın ki inşaat işlerinde bir profesyonele danışmak en iyisidir. Lütfen kafanıza takılanları bana sormaktan çekinmeyin. Bana sosyal medya hesaplarımdan veya buradan ulaşabilirsiniz.

1 yorum

  1. 08 Şubat, 2023 20:19
    elektrik mühendisi makine mühendisi tekniker öğretmen şantiye şefliği yapmalımıdır !