Herkese merhaba, bu yazımda sizlerle, Amsterdam gezisinde aldığım notları paylaşacağım. Bu yazıdaki amacım, ülkemizden turistik amaçlı Amsterdam'd...
Herkese merhaba, bu yazımda sizlerle, Amsterdam gezisinde aldığım notları paylaşacağım. Bu yazıdaki amacım, ülkemizden turistik amaçlı Amsterdam'da giden vatandaşlarımızın ekonomik ve doğru tercihler yapmasını sağlamak olacak. Üstelik bu yazı ile hazır rotamızın tüm konum linklerine erişebileceksiniz. Öyleyse gelin, Amsterdam'da görülmesi gereken 10 yeri anlatmaya başlayalım.
Amsterdam Hakkında Genel Bilgiler
Genel bilgiler bölümüne sizi aydınlatacak bir bilgi ile başlamak istiyorum. Hollanda'da şehir ve yer adlarının sonunda DAM kelimesini sıklıkla görüyoruz. AmsterDAM, RotterDAM, DAM meydanı gibi... Öncelikle bu DAM kelimesinin anlamına bir bakalım.
Dam kelimesi baraj anlamına geliyor. Örneğin Amstel nehrinin üzerine yapılan barajdan adını alan Amsterdam ya da Rotte nehrinin üzerine yapılan barajdan adını alan Rotterdam şehirleri gibi.
Bu bana bir konuyu hatırlattı ki bahsetmezsem olmaz. Yunancada "Prgos" kule anlamına geliyor. Bu kelime arapçaya "burç" olarak geçmiş. Avrupaya ise "burg" olarak. Birçok kent isminin sonundaki "burg" ifadesi de önceleri kule/kale anlamında olan yapılaşmanın zaman içerisinde "şehir" kelimesini kast etmesinden kaynaklanıyor. Yani Hamburg, Salzburg, Lüksemburg gibi...
Bu kelime bizde ise Kemerburgaz, Bergama gibi yerleşim isimlerinde etkili olmuş.
Neyse dönelim konumuza, yani Amsterdam'a. Amsterdam'da bir inşaat mühendisi gözüyle beni çok rahatsız eden şeylere şahit olduğumu söylemeliyim. Neden mi? Nedeni ortada... Binalar yatmış. Yani yamuk duruyor. Sebebi ise zeminin zayıflığı ve yapının ağırlığı altında farklı oturmaların gerçekleşmiş olması.
Tabi Hollandalılar bunu pek umursamıyor. Malum, deprem bölgesi değil. Yamuk da olsa bu onlar için bir problem teşkil etmeyecek. Türkiye'de olsa en azından bir
zemin iyileştirmesi yapılırdı, bu kadar çok sayıda bina bariz bir şekilde yamuk yumuk durmazdı. Gerçi Avrupalılar bu tarz krizleri bile fırsata çevirebiliyor, bunun en güzel örneği de Pisa kulesi.
Ulaşım
Ulaşım konusunda Amsterdam, gezdiğim en iyi ülkelerden biri. Çünkü pek çok yer yürüme mesafesinde. Tabi bunun için de otelinizin iyi bir konumda olması gerek. Otel konusuna bir sonraki konaklama maddesinde değineceğim ancak şimdilik ulaşım konusundaki notlarımı belirtmek istiyorum.
Amsterdam'a uçakla indikten sonra 329 nolu otobüse binmeniz gerek. Bu sizi merkeze götürecek. Bileti otobüsün içinden alabilirsiniz.
Genellikle yürüyeceksiniz ancak bisiklet kullanımı da Amsterdam'da çok yaygın. Bu nedenle bisiklet kiralama seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Biz kiralamadık çünkü dediğim gibi, yürüme mesafemiz genellikle 1-1.5 km idi ve bu mesafe yürüyerek 15-20 dk süre alıyor. Üstelik yürürken şehri daha iyi tanıyıp, daha hızlı kavrıyorsunuz.
Bunların da dışında Uber kullanabilirsiniz. Biz Uber'i bir kez kullandık onda da Fransa'ya otobüsle geçeceğimiz için; otobüsün kalkacağı noktaya ulaşma konusunda ihtiyaç duyduk.
Ulaşım konusunda olayı biraz daha geçmişe götürüp Türkiye'den Amsterdam'a gideceğiniz havayolu şirketi ile ilgili de bir şeyler söylemek isterim.
Biz Ajet ile geldik. Daha önceki Yunanistan gezimizi Pegasus ile yapmıştık. İkisinin de ortak özelliği dönem dönem harika indirimler yapmaları. Şöyle söyleyeyim, biz Türkiye'ye dönüşümüzü İtalya üzerinden yapacağız ve dönüş biletimiz kişi başı 1700 TL'ye geldi. Gidiş biletlerimiz ise kişi başı 5.300 TL'ye geldi.
Uçak korkusu olanlar için Türk Havayolları'nın ve Pegasus'un uçak filosunun ortalama yaşının 5 civarında olduğunu, Ajet'in uçak filosunun ortalama yaşının ise 10'un üzerinde olduğunu belirtelim. Yani uçak korkunuz varsa Pegasus veya Türk Havayolları'nı tercih etmeyi düşünebilirsiniz. Ben bir dahaki sefere öyle yapacağım.
Konaklama
Amsterdam'da en önemli konu konaklama. Çünkü gideceğiniz yerlere yakın bir konaklama adresiniz olursa hem vakitten hem de nakitten tasarruf etmiş olursunuz.
Konaklama aşamasında iyi tercih yaparsanız ulaşım masraflarınız da düşmüş oluyor. Biz BackStage adlı bir otelde kaldık. Otelin en büyük artısı merkezi bir konumda olmasıydı. Üstelik bagajlarımızı koyacak yer bulamadığımızda gün boyu orada kalmasına da müsaade ettiler.
Resepsiyondaki kişiler çok yardımseverdi ve çok güler yüzlü insanlardı. Oda boyutları kabul edilebilir seviyelerdeydi. Odalarda el yıkamak için lavabo vardı ancak banyo ve tuvaletler her katta ortaktı. Sanıyorum bu da tek dezavantajı.
Ancak oteli sadece konaklama için kullanıp gün boyu gezeceğinizi düşündüğümden bu dezavantajın sizi ne kadar etkileyeceğini sizin değerlendirmeniz gerek. Biz sadece bir gece konaklayıp ikinci gece Fransa'ya doğru yola çıktığımız için önemsemedik. Kafanızdaki soruya cevap vereyim, kesinlikle 2 gündüz, Amsterdam için yeterli değildi. Amsterdam'da hakkı en az 4 gün. Tatil planlarınızı yaparken bu cümlemi lütfen unutmayın. Çünkü biz tabiri caizse "koştur koştur" gezdik.
BackStage otelde yaptığımız konaklamanın gecelik fiyatı 113 Euro idi. Konum olarak bir tık daha uzak olan otellerde koşullar çok daha iyi ve fiyatlar da otel koşullarına göre daha ekonomik olabiliyor ancak merkeze yaklaştıkça iyi otellerin fiyatları ciddi anlamda ateş pahası.
Önemli Noktalar
Bu bölümde Amsterdam'da mutlaka görülmesi gereken önemli noktaları rota oluşturarak ve harita linklerini belirterek yazacağım. Bu sayede Amsterdam için rotanız, daha siz yola çıkmadan hazır olmuş olacak. Rotamın içerisinde mutlaka denemeniz gereken lezzet noktaları da yer alacak.
1. Dam Meydanı
İlk olarak Dam Meydanı ile gezimize başlayacağız. Dam meydanı bu şehrin en önemli cazibe merkezi. Meydana bakan Madam Tussauds balmumu müzesi, Eski Kilise, Kraliyet Sarayı ve 2. Dünya Savaşı Anıtı sizleri kucaklıyor olacak. Madam Tussauds, merkezi Londra olan balmumu müzesinin ilk yurtdışı şubesi olması özelliğini de taşıyor.
Bu meydanda belli zamanlarda çeşitli etkinlikler yapıldığını öğrendik ancak biz oradayken herhangi bir etkinlik yoktu. Ama etkinlikten sayarsanız; meydanda fotoğraf çektirmeye çalıştığınızda elinize buğday tutuşturabilirler, bu sayede güvercinler etrafınızı sarabilir. Tabi bunun da bir bedeli var. Bahşiş vermeniz gerekiyor güvercinci beye.
Yanımda genellikle nakit Euro taşımayıp kart kullandığım için cebimdeki 50 TL'yi uzattım ancak (yaklaşık 1,25 Euro) güvercinci bey kabul etmedi. Kredi kartı kullanıyorum dediğimde de pos cihazı çıkardı. Tabi değişik bir pos cihazıydı ve güvenlik endişesiyle kartımı o cihaza takmadım. Ancak burada böyle bir durumla karşılaşmanız mümkün diye sizlere şimdiden yazmak istedim.
2. Vleminckx
Gelelim Vlemincks'e. Burası karton bir külah içerisinde patates kızartmasına doyacağınız bir işletme ve şehrin en meşhuru. "Patates kızartmasının ne önemi var?" diyebilirsiniz ancak burada mesele patates kızartması değil, soslar. Envai çeşit sosun olduğu bu işletmede damağınıza lezzet şöleni yaşatabilirsiniz. Biz çok beğendik, sizin de beğeneceğinize eminim. Bu nedenle bu yerel sokak lezzetini mutlaka deneyin.
Bu lezzete verdiğimiz puanlar şu şekilde;
Ben: 10/10
Sevim Hanım: 10/10
Fatma Hanım 10/10
Furkan Bey: 2/10
3. Red Light
Amsterdam'a gitmeden önce neredeyse bütün Amsterdam gezi vloglarını izlemişimdir. Özellikle de yakın tarihte çekilmiş olanları. Amsterdam'ı anlatırken tüm vlogger'ların "Red Light" hakkında detay vermekten çekindiğini fark etmiştim ve bu da ilgimi artırmıştı.
Halbuki red light'a gidip "Birol!" diye bağırsanız en az beş kişi "Efendim?" diye cevap verir. Red light'ta gezerken yabancı dilden çok Türkçe kelimeler duyuyorsunuz zaten ziyaretçilere kulak verirseniz.
Bunu red light için söylemiyorum, bir genelleme yapacağım. Pek çok yerde işletme sahipleri vatandaşlar Türk olduğunuzu anlıyor. Dilimize aşina haldeler. Çok fazla gurbetçimizin Hollanda'da ikamet ediyor olmasına bağladım bu durumu.
Red Light'a dönecek olursak; burası vitrinlerde dans eden hanımefendilerin olduğu çok büyük bir eğlence merkezi. Eğlence merkezi diyorum çünkü burası sadece dans eden hanımefendilerden oluşmuyor. Alkol alabileceğiniz işletmelerden kumarhanelere, esrar gibi uyuşturucu maddeleri kullanabileceğiniz Bulldog köpeği logolu işletmelere kadar türlü türlü mekan mevcut.
Hatta daha enteresan bir şey söyleyeyim. Tiyatrolar mevcut. Ama yetişkin tiyatroları tabi. Tabiri caizse 60 küsür Euro para verip canlı canlı porno izliyorsunuz.
4. FA. Stroop StroopWafels
StroopWafels çok lezzetli Hollanda Waffle'ları yiyebileceğiniz bir işletme. Tabi Hollanda waffle'ları bizim Türk waffler'larından farklı, malum. Hollanda'dakiler şu BİM marketlerde satılan paketli Hollanda menşeili waffle'ların aynısı. Tek sorun çikolatayı waffle'ın tamamına değil yarısına sürmeleri. Ama olsun, yine de çok lezzetliydi. Mutlaka denemelisiniz.
Ben: 10/10
Sevim Hanım 8/10
Fatma Hanım 7/10
Furkan Bey 7/10
5. Anne Frank Müzesi
Nazi zulmü sırasında ailesini korumak için bir bina satın alan ve burada gizli bir bölme yapan Yahudi bir aile, uzun süre burada saklanmalarına rağmen muhbirler tarafından gammazlanıyor ve yerleri tespit ediliyor. Geriye ise ailenin küçük kızı Anne Frank'ın günlüğü kalıyor. Birçok filme, tiyatro oyununa sahne olan bu hikayenin yaşandığı ev şu anda bir müze.
Konum linki:
https://maps.app.goo.gl/ggKLYvYedtRms9Yp86. Bloemenmarkt
Mazhar Alanson'un uykulu gözlerle rüyasından dönüp de sarı laleler aldığı çiçek pazarındayız. Bloemenmarkt yani Amsterdam'ın meşhur çiçek pazarı mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde. Açık konuşmak gerekirse bana hitap etmiyor ama buraya kadar gelip bunu görmeden dönmek olmaz.
Bu kültürü tanımak açısından önemli. Yani bu insanlar taze çiçek soğanlarını alıp evlerinde sürekli olarak farklı farklı çiçekleri barındırıyorlar. Tabi çiçek pazarından bahsedip de Hollanda'ya meşhur lalelerin Osmanlı'dan geçtiğini anlatmamak olmazdı.
Kanuni Sultan Süleyman tarafından hediye olarak büyükelçilere verilmesiyle başlayan lalenin Hollanda yolculuğu, bugün Hollanda'nın lale merkezi olmasıyla devam ediyor. Lale, bir dönem o kadar meşhur bir hale gelmiş ki lale soğanları karşısında halk evlerini dahi takas eder olmuş. Hal böyle olunca lale üretimi artmış ve bir gün laleye daha fazla talep olmadığını görmüşler ve fiyatlar çakılmış. Tarihteki ilk borsa manipülasyonu diyebiliriz sanırım bu olay için. Sonrakiler için ise Borsa İstanbul'u takip edebilirsiniz :)
Konum linki:
https://maps.app.goo.gl/EDoxTNFfDFxki6iz87. Rijksmuseum
Amsterdam'ın en büyük müzesi olan Rijksmuseum; sanat, zanaat ve tarih alanındaki pek çok önemli esere ev sahipliği yapıyor. Hollanda'nın en büyük sanat tarihi müzesini de barındıran Rijksmuseum, Van Gogh müzesi ile de karşılıklıdır.
Konum linki:
https://maps.app.goo.gl/Gdi1sPFUwspMpXMQ88. Vondelpark
Yılda on milyon ziyaretçiyi ağırlayan Vondelpark, 4700 dönüm arazi üzerine kurulu devasa bir park. Turistlerin de yerel halkın da keyifle vakit geçirdiği bir park olan Vondelpark; Rijksmuseum ve Van Gogh müzelerini ziyaret ettikten sonra mutlaka ziyaret edilmesi gereken yakınlıkta!
Konum linki:
https://maps.app.goo.gl/W9i9FtwPjtX9PTxB99. Heineken Experience
Anlata anlata bitirilemeyen yer. Ancak maalesef ben buranın kapanış saatine yetişemedim ve gezemedim. Yine de kısaca bilgisini vermeyi isterim. Heineken birasının arpadan kutu biraya dönüştüğü serüveni deneyimleyebileceğiniz bir müze. Tekrar Amsterdam'a gittiğimde ilk gideceğim yer burası olacak.
İlave: THEFORK
Bu arada thefork.com adresinden bahsetmeden bu yazıyı sonlandırmam mümkün değil. Tabi daha 10 numaralı Zaanse Schans'ı anlatacağım ama araya thefork'u sokmak istedim. Thefork.com aslen TripAdvisor'un bir girişimi. Bir dönem Türkiye'de de denenmiş ancak bizde rezervasyon kültürü yaygın olmadığından zannediyorum ki şimdilik piyasadan çekilmişler.
Thefork ile rezervasyon yapmak şartı ile aynı yemeği lüks restoranlarda veya orta düzey restoranlarda %50'ye varan indirimlerle yemeniz mümkün. Ancak bu indirimler sadece yiyeceklerde geçerli. Yani içeceklerde değil. Yine de harika. Biz bu uygulamayı Amsterdam'da kullandık ve çok memnun kaldık.
Kullandığımız işletmenin adı: Dante Kitchen & Bar, bu uygulama sayesinde yiyecekleri %30 indirimli bir şekilde satın aldık.
Hollanda'nın BİM Marketleri = Albert Heijn
Albert Heijn marketleri Hollanda'nın her yerinde bulabileceğiniz bir market zinciri. Bizim tabirimizle Hollanda'nın BİM'i. Albert Heijn'da çok lezzetli kahvaltılık çörekler ve diğer market ürünlerini bulabilirsiniz. Türkiye'deki gibi uzun uzadıya kahvaltılar yapmak için pek makul yerler bulunamıyor. Ancak Albert Heijn marketleri sayesinde tam olarak kelime anlamıyla "kahve altı" yapacak kadar bir şeyler atıştırmanız mümkün.
Üstelik Albert Heijn marketlerini Amsterdam'ın köyleri dahil her yerde bulabilmeniz mümkün. Örneğin Zaanse Schans'da dahi Albert Heijn bulmanız mümkün.
10. Zaanse Schans
Zaanse Schans, Amsterdam'a kadar gitmişken mutlaka görmenizi tavsiye ettiğim bir köy. Amsterdam'dan trenle 20-25 dakikada gidebildiğiniz bir köy olan Zaanse Schans gerçekten çok şirin ve harika bir fotoğraf çekimi alanı. Zaanse Schans 2017 yılında 2.2 milyon ziyaretçi ağırlamış.
Köyde tarihi yel değirmenleri popüler. Pek çoğu günümüzde farklı amaçlarla kullanılabiliyor ve gezi rotanıza koymanız için gayet idealler. Biz kendi sıcak çikolatamızı yapıp pek çok farklı peynir tadımı yaptık.
Köy, adını İspanyol birliklerine karşı (80 yıl savaşları - 1568-1648 arası) siper olarak kullanıldığı zamanlardan almış. Schans kelimesi Hollandaca'da "savunma yığınağı" veya "siper" anlamlarına geliyor.
Bu köyde pek çok tahtadan ayakkabılar göreceksiniz. Bunun da hikayesi şöyle; Clogs adı verilen bu tahta ayakkabılar çokça yağmur ve su baskını ile karşı karşıya kalan Hollanda'da insanların ıslak zeminde kaymalarını ve ayakkabılarının ıslanarak yıpranmasını engellemek için üretilmiş.
Görüşmeye katılın